Istanbul Day

Baka kalırım giden geminin ardından; Atamam kendimi denize, dünya güzel; Serde erkeklik var, ağlayamam. Bu yıl, önceki senelerden farklı hissetmiyorum. Yine doğum günüm, yine ben, yine iç sesim ve yine zamanın hızına yetişemeyen bir şaşkınlık. “Ulan nasıl 34 oldum ben?” sorusuyla açtım sabahı. Geçen senenin 33’üne şaşırmıştım, şimdi 34’ü kabul etmeye çalışıyorum. Kabul etmek zorundayım çünkü zaman kabul etmesem de geçiyor. 34 kulağa ne kadar düz geliyor değil mi? Ne 33 gibi oturaklı, ne 32 gibi afili… Sanki her yaşın kendine has bir anlamı var ama 34 öylece gelmiş, masaya oturmuş, “Ben de buradayım” demiş gibi....

March 2, 2025 · 1 min · Moya

Something

Bir şey var, dokunuşunda saklı, Rüzgârın uğradığı bir sahil gibi, Gelip geçici değil, kök salan, Ve ben, hep orada kalmak isterim. Bir şey var, gülüşünde belki, Çocukluk hatıraları kadar tanıdık, Ama her defasında yeniden şaşırtan, İnsanı kendine esir eden. Bir şey var, bilirim sen de farkındasın, İki kelimeye sığmaz, tariflere sığmaz. Adını koymaya çalışsak, eksilir; Dokunmasak, yok olur belki. Ve ben, gitmek istemem artık, Çünkü o şey — adı olmayan o şey —...

March 2, 2025 · 1 min · Moya

Ferhangi

Geldim, gördüm, iç geçirdim… Bakkal gene veresiye defterini açmış, Kaldırım taşları hâlâ eğreti duruyor, Ve şu köşe başındaki çaycı, Her zamanki gibi çayın yanında dert de satıyor. Memlekette değişen bir şey yok işte, Minibüsler yine balık istifi, Şoför amca hâlâ “Arkaya ilerleyelim!” diye bağırıyor, Ama kimse ilerlemiyor. Zaten memlekette hiç kimse bir yere ilerlemiyor. Kahvede oturup eski dostları saydım, Biri evlenmiş, biri kaybolmuş, Biri geçen sene yazlığa taşınmış, Ama asıl bombayı İsmail patlattı:...

February 26, 2025 · 1 min · Moya

The Inevitable Change

Değişeceksin, vakti geldi; Direnme, zira zaman kimseye boyun eğmez. Akıp gider ırmak, taşları unutur; Ve insan, dünkü suretinde kalamaz. Dünya döner, mevsimler yorgun düşer, İnsanın yüreği, solan yaprak misali. Bırak geçmiş, rüzgârla savrulsun; Ve anılar, kekik kokulu bir lezzet olsun. Geçmişi meze niyetine sun, Ne damağı yaksın, ne gönlü sarsın; Sadece bir hatıra kalsın o günlerden, Zamanın tokadına inat, sessizce duran. Karanlık, sabrıyla saracak seni, Sessizliğiyle içini ürpertecek belki. Ama güneş, sabahı getirecek yine;...

February 23, 2025 · 1 min · Moya

While It is Snowing

Bir kar tanesi düştü alnıma, Ömrü kadar kısa bir serinlik, Bir anlığına ferahlık, Sonra eriyip kaybolan. Şehir, beyaza bulanmış, Ama sen bilirsin, Bütün o beyazlığın içinde Ne kadar siyah olduğunu gecenin. Bir çay söyledim, içi dumanlı, Karşısına oturttum kendimi, Baktım, Sokak lambaları üşüyor, Kaldırımlar titriyor, Biriken sessizlik dizlerime kadar. Kar yağıyor, ağır ağır, Herkes eve çekilmiş, Sanki dünya susmuş gibi. Ama içimde fırtına, Ama içimde eksik bir ses. Kimdi giden?...

February 22, 2025 · 1 min · Moya

Reflections

Saçım uzundur benim, Sakalım geç çıktı, geç kaldı dünyaya. Kirli, yamalı bir sabrın izinde büyüdü; Belki de bu yüzden kimse sevmedi beni, Ya da ben, sevilmeyi istemedim hiç. Yüzümde senelerin ağır izi var, Mezara kadar taşıyacak yaralarım. Biri görünür, biri gizli — Kanadıkça rahatlatan, kabuk tutmayan cinsinden. Yanık ellerim var, ateşi ezberlediğim, Gülümsememi saklayan kırık dişlerim, Ve susmayı öğrenen bir çocukluğum var. Geçmişim yaramazdı, ben susturdum. Aynada gördüğümle uyuşmayan bir ben,...

February 20, 2025 · 1 min · Moya

Longing in the Goblet

Gecenin koynunda bir kadeh şarap, Dudaklarımda adının buruk tadı. Yalnızlığın ortasında, Sensizliğin ince sızısı işler ruhuma. Her yudumda hatıran canlanır, Gözlerinin derinliğinde kaybolurum. Ellerinin sıcaklığını arar ellerim, Tenimde gezinir hayalin usulca. Saatler geçer, zaman erir, Ama özlemin dinmez içimde. Kadehler boşalır, geceler tükenir, Senin yokluğun hep aynı yerde. Şarabın kızılında ararım seni, Her damlasında biraz daha derin. Belki bir gün döner gelirsin diye, Beklerim seni, kadehimdeki son yudumla.

February 18, 2025 · 1 min · Moya

In the trace of waiting

Sabahın ilk ışıkları, Issız sokaklarda solgun bir umut gibi, Bir isim fısıldar rüzgâr, Sensizliğin ağır adımlarında kaybolmuş. Gözlerim, şehrin kırık aynalarında Arar seni, her köşe başında, Yitik bir düş gibi, Kalbimin daracık sokaklarında. Beklemek; Her nefeste biraz daha yitik, Bir şiir misali, Hüzünle örülmüş ama yine de özgür. Ben; Yalnızlığın ötesinde, Sensizliğin izinde, Her sabah yeni bir umutla doğarım.

February 16, 2025 · 1 min · Moya

Poem II

Masallar anlatır gibi esiyor rüzgâr, Ellerimde solmuş bir bahar dalı. Rüzgâra bırakılmış bir fısıltı senin adın, Yüreğimde yankılanır, susmaz. Eskimez hiçbir anı, zaman geçse de, Maviye çizilmiş bir özlem gibi. Gün batarken uzar gölgeler, Özlemek, sessizce düşen bir yaprak. Kalbimde saklı bir su gibi, Çılgın ırmaklar gibi çağlar ismin, Eskisi gibi değil ama hep aynı yerde.

February 15, 2025 · 1 min · Moya

Poem I

Mevsimlerin dansı gibi duyguların değişimi, Etrafı sarar baharın yumuşak dokunuşu. Ruhunda saklı, anılar gizemli bir hazine, Yıldızlar kadar ışıldar, gülüşün aydınlığı. Esinti gibi hafif, ruhunun derin sırları. Meydan okur zaman, her anın değeriyle. Günlerimin eriyip gittiği yaşlarımda Özgürlüğü simgeleyen yıldızlar arasında Kalpte iz bırakan bir gülüş gibi, Çünkü sen eşsizlikle parlayan, Ellerim uzanır sana, ruhumda hep bir hüzün.

February 14, 2025 · 1 min · Moya