(İçimdeki Küçük Çocuğa Mektup)

Merhaba küçük ben,
Yazıyı okuma yazman gelişmeden okuyamayacaksın belki,
Ama bil ki…
Bu sana.
Saklambaçta hep son kalan haline,
Ağladığında “bir şey yok ki ya” diye geçiştirilen gözlerine,
Yanan sobaya basılan ellerine,
O her şeyi fazlaca hisseden yüreğine…

Seni unuttuğumu sanma.
Büyüdükçe üstüne kat çıktım,
Ama o en alt katta hâlâ sen varsın.
Çoğu gece oradan geliyor sarsıntılar.
Uyuyamamam bundan.
Sen hâlâ bir şeylerin hesabını soruyorsun içeriden.

Affet beni…
Sana korunaklı bir ev yapamadım,
Kimi zaman gürültülü sevdim,
Kimi zaman sessizce yıktım seni.
Çünkü ben de bilmiyordum nasıl büyünür.
Sana öğretilmemişti, bana da öğretilmedi.

Ama artık seni duymaya başladım.
Geçen gün bir çocuğun yere düşünce annesine sarılışını izledim,
Sen geldin aklıma.
Kimseye sarılamadığın o anlar.
Seni yerden kaldırmadan,
Nasıl bu kadar yükselmeye çalıştım, bilmiyorum.

Sana söz veriyorum:
Artık yere her düştüğümde önce seni kaldıracağım.
Sakladığın resmi de çıkaracağım,
O sevdiğin düşsel oyuncağı da bulacağım.
Ve bir gün yalnızca kendim için değil,
Senin için de mutlu olacağım.

Çünkü sen…
Sevilmeye en çok orada,
Yani geçmişte…
Yani unuttuklarımızda…
Yani sende kalmıştın.

Ve ben seni artık hatırlıyorum.
Adın neydi bilmiyorum,
Ama gözyaşınla suladığın umutlar hâlâ içimde çiçek açıyor.

Sevgilerle,
Senin büyümüş halin.
Biraz yaralı,
Ama hâlâ senin.