(Kalabalıkta Tek Başına)

Bugün duruşmayı dışarıda yaptım.
Şehir hakimdi,
Yabancılar jüri.

Arkadaşlar toplandı bir barda,
“Unut artık,” dediler.
Sigaralarını birbirlerinden istediler,
Ama bana nefes vermeyi unuttular.
Gülümsedim.
Dedim, “Ben unutmadım, ama
Artık her an hatırlamıyorum.”
İnandı mı kimse?
Hayır.
Ama bu şehirde zaten kimse kimseye tam inanmıyor.

Sonra bir yabancı geçti yanımdan,
Çantasından düşürdüğü kitap
Tam eski sevgilimin okuduğu kitaptı.
Tesadüf? Bilemem.
Seçicilik mi algıda? Bilemem.
Almadım yerden.
Çünkü bazı anılar,
Yerden alınca tekrar başlar.

Bir çocuk bağırdı uzaktan:
“Anne ben düşmedim, kaldırıma sarıldım!”
Gülüştük.
İnsan bazen düşmediğini anlatmaya çalışırken
Gerçekten düşüyor işte.

Metroda bir çift oturuyordu yan yana.
Kız, oğlana “ben senin cümle sonların gibiyim” dedi,
“Çoğu zaman yutuluyorum.”
Oğlan duymadı bile.
Ben duydum.
Ve içimde bir virgül daha koydum o cümleye:
“Devam edeceğim…”

Barda yanlış bira getirildi,
Ama içtim.
Çünkü artık her yanlış,
O kadar da yanlış hissettirmiyor.
İnsanın damağı da alışıyor kayıplara,
Tadı acıysa ne olmuş?

Bugün kalabalıktım.
Ama yalnız değildim.
Çünkü artık içimde ben varım,
Bir de sesi şehirde kalan sen.