(Duygu Durumu Bozuk, Görüşmeye Açık)

Bu kez kendi içimde yetemedim kendime.
O yüzden duruşmayı bir terapistin odasına taşıdım.
Oturduk karşılıklı,
Birimiz profesyoneldi,
Diğeri profesyonel şekilde dağılıyordu.

“Bugün nasılsın?” diye sordu.
Dedim:
“Dışardan bakınca sabit,
İçeriden duyunca kargaşa!”
Not aldı.
Kaleminin ucunda hafifçe titreyen bir sessizlik vardı.

Anlattım:
“Bazen çok iyiyim,
Sonra bir çatal kaşığın sesiyle darmadağın.”
“Bazen gülüyorum,
Sonra biri onun ismini yanlışlıkla andığında
Bütün kaslarım eski haline geri dönüyor.”

Terapi odası —
Hafif sarı duvarlar,
Ama duvarın renginden çok
İçimdeki yıkıntılar aydınlıktaydı artık.

Dedi ki:
“Peki senin en çok neren kırıldı?”
Dedim:
“Hatırlanmadığım yerim.”
Not aldı yine.
Bu defa uzun bir çizgiyle.
Sanki o çizgiyle ben de içimden ayrıldım biraz.

Kendime dürüst olmaya başladım orada:
Onu unutmuyorum çünkü onsuz kim olduğumu tam bilmiyorum.
Beklemekten vazgeçemiyorum çünkü beklemek,
Yokluğu anlamlandırmanın tek yolu bazen.

Sonra bir sessizlik oldu.
Dakikalar bitti.
Ama terapi böyleymiş:
Cümleler içeride yankılanır,
Oda boşalsa bile sen dolarsın kendinle.

Ve bugün ilk kez,
Mahkeme kararı değil de
Kendime bir rica yazdım:
“Ne olur, kendini biraz olsun affet.”