Saçım uzundur benim,
Sakalım geç çıktı, geç kaldı dünyaya.
Kirli, yamalı bir sabrın izinde büyüdü;
Belki de bu yüzden kimse sevmedi beni,
Ya da ben, sevilmeyi istemedim hiç.

Yüzümde senelerin ağır izi var,
Mezara kadar taşıyacak yaralarım.
Biri görünür, biri gizli —
Kanadıkça rahatlatan, kabuk tutmayan cinsinden.

Yanık ellerim var, ateşi ezberlediğim,
Gülümsememi saklayan kırık dişlerim,
Ve susmayı öğrenen bir çocukluğum var.
Geçmişim yaramazdı, ben susturdum.

Aynada gördüğümle uyuşmayan bir ben,
Yabancı, uzak, sessiz bir siluet.
Sesim bile tanımıyor artık beni.

Bir portre kaldı elimde,
Nefes aldıkça miras kalan,
Uzaklaşmak istediğim bir ben…
Herkesin gördüğü, benim saklamak istediğim o ben.