(Bir nevi dijital devrin aşk komedisi)
Bana sorarsan —
En romantik hikayemdir bu.
Yani, öyle gül yapraklı mum ışıkları falan değil,
Spotify üstünden yaşanmış koca bir duygusal devrim!
Bekliyorum…
Dijital bir sabır sınavı bu.
Kahve soğumuş, umut ısınmamış,
Ben beklemedeyim:
Playlistin başında nöbet tutuyorum!
Canım sıkkın…
Yani öyle “of be” falan değil,
Baya bildiğin,
Kendimle kavga ediyorum sessizce:
“Niye bu kadar kötü hissediyorsun be adam?”
Cevap yok tabii,
Zira o sırada senin minik avatarın playlistte belirdi…
O an var ya…
Sevinç mi?
Hayır hayır!
Küçük çaplı bir iç festival!
Kalktım yerimden,
Kendimce bir konser başlattım:
“Çamdan sakız akıyor!” diye bağıra çağıra dolanıyorum evin içinde!
Komşular anlamadı, ben de açıklayamadım…
Ama o an —
Benim için hayat “shuffle”dan kurtuldu!
Çünkü…
Gerçekten sevinmeye çok ihtiyacım vardı.
Ve ben böyle böyle şeylere tutunuyordum işte:
Minik bir online eşzamanlılık,
Biraz algoritmik aşk,
Ve bolca içsel monolog…
Umut mu?
Kendi kendime,
Kendi kendimi kandıra kandıra doluyordum umutla.
Ama öyle güzel kandırıyordum ki…
İnsan inanası geliyor!