I Put Myself on Trial - V

Bugün el sıkıştım yokluğunla. Sıra bende değildi, Ama ben demledim çayı. O sade içti. Ben de. Zaten eskisi kadar şekerli değilim artık. Anlaştık: Sen gelmeyeceksin, Ben de seni beklemeyeceğim. En azından beklememeye çalışacağım. Ama… Bazen bir sokak ismini duyunca içim burkulabilir. Bunu da antlaşmaya madde olarak ekledik. Madde 4: Rüyama girebilirsin, Ama sabah silik hatırlanacaksın. Madde 7: Şarkılarda aklıma gelirsen, Sadece iç çekeceğim, ağlamayacağım. Gözlerimin dolmayacağına garanti veremiyorum. Madde 11:...

April 16, 2025 · 1 min · Moya

I Put Myself on Trial - IV

Bugün özlem tanık sandalyesinde. Yemin ettiremedik. Çünkü hep yalan söylüyor. “Unuttum,” diyor, Halbuki dün gece rüyama girdi… Beklemekle ilgili kanıtlar topladım. Rüzgara karşı tutulmuş bir şemsiye, İki sene önce yazılmış ama gönderilmemiş bir mesaj, Ve hâlâ içi boş duran o kahve kupası. (Yani senin yerin!) Dedim ki: “Ey özlem, Sen bir hastalık mısın, alışkanlık mı?” Cevap vermedi. Sadece camdan dışarı baktı. Hani o senin en sevdiğin sessizlikle… Beklemek… Bazen bir saat sesi,...

April 15, 2025 · 1 min · Moya

I Put Myself on Trial - III

Bugün biraz geç başladık oturuma, Çünkü sabah… Birine gülümsedim. Evet evet, yanlış duymadınız — Gülümseme! Üstelik sebepsiz, Üstelik yeni birine! Bunun üzerine olağanüstü hal ilan ettim içimde, Tüm duygular merkeze çağrıldı: Heyecan sorguda, Merak gözaltında, Ve umut — Umut hâlâ firarda! Sordum kendime: “Sen ne yapıyorsun be adam? Daha kalbinde eski bir kira sözleşmesi varken, Yeni birini mi alacaksın içeriye?” Cevap veremedim, Çünkü onun sesi geldi kulağıma… Ve her şeyi susturdu....

April 14, 2025 · 1 min · Moya

I Put Myself on Trial - II

Hakim yok, Savcı izinli, Sanık hep aynı: Ben! Bugünkü suçlamam: “Duyguları izinsiz büyütmek.” Bir nevi iç ruhsat sahteciliği! Savunmam hazır: Ben sadece sevdim, O da suçsa — Aşkı da hapse atın! Delil olarak getirildi: Eski bir defterin kenarında duran ismin, Üzerine kahve dökülmüş, Üzerinden zaman geçmiş, Ama hâlâ okunuyor — Aşk, silinmeyen bir mürekkep çünkü! Tanık olarak çağırdım: Gece 03:47’de içilen Bir önceki günün çayı. (hâlâ taze) Yemin etti: “Bu adam seni hâlâ unutamadı,” dedi....

April 13, 2025 · 1 min · Moya

I Put Myself on Trial - I

Ben terk edildim, Ama siz oturun lütfen, Çünkü bu uzun sürecek! Hayat dedikleri organizasyonun Yönetim kurulundan kovuldum geçen pazar, Sebep: Sebep çok, Yani duygusal bir iflas! (Şirket içi yazışmalar mevcuttur.) Şimdi sabahları uyanıyorum, Ama kimse günaydın demiyor bana— Bunu bir başarı sayıyorlar bazı felsefelerde, Ben ise hep eksik hissediyorum. Martı ile konuştum geçen, “Benimle misin?” dedim, “Havaya göre değişir,” dedi. Onunla ironik bir dostluk kurduk. Ve ben — Ben artık yalnız değilim,...

April 12, 2025 · 1 min · Moya

The Unfinished Theater

Zaman dediğin, saatin tik-taklarıyla değil, yüreğin çarpa çarpa yorulmasıyla ölçülür. Değişmek? O bir zaman meselesi. Kabullenmek? O da bir zaman meselesi. Ama şimdi, tam da şu anda, ayrılmamız mı gerekiyordu? Hayır, efendim, tiyatroda buna “perdeyi yanlış yerde indirmek” derler. Daha oyunun ortasındayız, replikler bitmedi, dekor hâlâ sağlam, elimizde koca bir sahne var; her şeyi düzeltecek kadar geniş, her şeyi anlatacak kadar derin. Belki ilerde yollar çatallanırdı, olabilir, hayat bu, bazen sağa sapar, bazen sola çarpar....

April 10, 2025 · 2 min · Moya

Timed Comfort

(Bir nevi zamanla flörtleşme denemesi) Gözüm saate kayıyor durduk yere… 23.23 Ya da tam teşkilat: 00.00! Ve ben başlıyorum iç sesle konuşmaya: “Beni düşünüyor…” Sanki saat ayarlanmış, Sanki evren gıyabımda bana göz kırpıyor! Hani o anlar vardı ya, “Ben de seni seviyorum” derdik aynı anda, İşte, o zamanlardan miras bu bende: Saat denk gelir, ben duygulanırım. Mantık susar, alışkanlık konuşur! Yalnız değilim aslında, Annem de arar diye bekliyorum hâlâ öğle saatlerinde…...

April 10, 2025 · 1 min · Moya

Tragedy of a Shared Playlist

(Bir nevi dijital devrin aşk komedisi) Bana sorarsan — En romantik hikayemdir bu. Yani, öyle gül yapraklı mum ışıkları falan değil, Spotify üstünden yaşanmış koca bir duygusal devrim! Bekliyorum… Dijital bir sabır sınavı bu. Kahve soğumuş, umut ısınmamış, Ben beklemedeyim: Playlistin başında nöbet tutuyorum! Canım sıkkın… Yani öyle “of be” falan değil, Baya bildiğin, Kendimle kavga ediyorum sessizce: “Niye bu kadar kötü hissediyorsun be adam?” Cevap yok tabii, Zira o sırada senin minik avatarın playlistte belirdi…...

April 9, 2025 · 1 min · Moya

Tales by the Window

Bekliyorum… İstanbul trafiğinde bekler gibi Hani kırmızı ışık sarıya döner ya, Tam gaz verirsin, ama öndeki hala çayını yudumluyordur… İşte öyle bir şey. Aşksa… Dolmuş şoförünün sesinde kalan o “bir kişi daha var!” hayali gibi, Sen hiç binmemişsin, ben hep beklemişim. Otobüs durağında cebimde eski biletler, Sırtımda senin unuttuğun bir bakış. Özlem? Evde kalmış makarna gibi; Sürekli suyu çekiyor ama bir türlü doymuyor. Üstüne biraz peynir serpiyorum, Adın düşüyor tabağıma....

April 8, 2025 · 1 min · Moya

Marianne

Ben kehanete karşı çıktım ama seni kendimden koruyamadım üzgünüm. Benim hayallerim vardı. Benim hatıralarım vardı. Asla yalnız değildim. Gerçek olmayacağını kabullendiğim ama kurarken mutlu olduğum hayallerim vardı. O kadar yakındaydın ki ben yetişemedim sana. Şimdi mükemmel bir boşluk hissediyorum. Düşmemeye çalışıyorum. Seni özlüyorum. Kabulleniyorum. Keşke karar sürecini birlikte geçirseydik. Keşke daha fazla vakit geçirme şansımız olsaydı. Benim yutkunamadığım olarak kalacaksın hep. Sana veda etmeyeceğim demiştim. Edemem ve etmeyeceğim. Hiç bir şey olmamış gibi hayatıma devam edemem....

April 5, 2025 · 1 min · Moya