I Put Myself on Trial - I

Ben terk edildim, Ama siz oturun lütfen, Çünkü bu uzun sürecek! Hayat dedikleri organizasyonun Yönetim kurulundan kovuldum geçen pazar, Sebep: Sebep çok, Yani duygusal bir iflas! (Şirket içi yazışmalar mevcuttur.) Şimdi sabahları uyanıyorum, Ama kimse günaydın demiyor bana— Bunu bir başarı sayıyorlar bazı felsefelerde, Ben ise hep eksik hissediyorum. Martı ile konuştum geçen, “Benimle misin?” dedim, “Havaya göre değişir,” dedi. Onunla ironik bir dostluk kurduk. Ve ben — Ben artık yalnız değilim,...

April 12, 2025 · 1 min · Moya

The Unfinished Theater

Zaman dediğin, saatin tik-taklarıyla değil, yüreğin çarpa çarpa yorulmasıyla ölçülür. Değişmek? O bir zaman meselesi. Kabullenmek? O da bir zaman meselesi. Ama şimdi, tam da şu anda, ayrılmamız mı gerekiyordu? Hayır, efendim, tiyatroda buna “perdeyi yanlış yerde indirmek” derler. Daha oyunun ortasındayız, replikler bitmedi, dekor hâlâ sağlam, elimizde koca bir sahne var; her şeyi düzeltecek kadar geniş, her şeyi anlatacak kadar derin. Belki ilerde yollar çatallanırdı, olabilir, hayat bu, bazen sağa sapar, bazen sola çarpar....

April 10, 2025 · 2 min · Moya

Timed Comfort

(Bir nevi zamanla flörtleşme denemesi) Gözüm saate kayıyor durduk yere… 23.23 Ya da tam teşkilat: 00.00! Ve ben başlıyorum iç sesle konuşmaya: “Beni düşünüyor…” Sanki saat ayarlanmış, Sanki evren gıyabımda bana göz kırpıyor! Hani o anlar vardı ya, “Ben de seni seviyorum” derdik aynı anda, İşte, o zamanlardan miras bu bende: Saat denk gelir, ben duygulanırım. Mantık susar, alışkanlık konuşur! Yalnız değilim aslında, Annem de arar diye bekliyorum hâlâ öğle saatlerinde…...

April 10, 2025 · 1 min · Moya

Tragedy of a Shared Playlist

(Bir nevi dijital devrin aşk komedisi) Bana sorarsan — En romantik hikayemdir bu. Yani, öyle gül yapraklı mum ışıkları falan değil, Spotify üstünden yaşanmış koca bir duygusal devrim! Bekliyorum… Dijital bir sabır sınavı bu. Kahve soğumuş, umut ısınmamış, Ben beklemedeyim: Playlistin başında nöbet tutuyorum! Canım sıkkın… Yani öyle “of be” falan değil, Baya bildiğin, Kendimle kavga ediyorum sessizce: “Niye bu kadar kötü hissediyorsun be adam?” Cevap yok tabii, Zira o sırada senin minik avatarın playlistte belirdi…...

April 9, 2025 · 1 min · Moya

Tales by the Window

Bekliyorum… İstanbul trafiğinde bekler gibi Hani kırmızı ışık sarıya döner ya, Tam gaz verirsin, ama öndeki hala çayını yudumluyordur… İşte öyle bir şey. Aşksa… Dolmuş şoförünün sesinde kalan o “bir kişi daha var!” hayali gibi, Sen hiç binmemişsin, ben hep beklemişim. Otobüs durağında cebimde eski biletler, Sırtımda senin unuttuğun bir bakış. Özlem? Evde kalmış makarna gibi; Sürekli suyu çekiyor ama bir türlü doymuyor. Üstüne biraz peynir serpiyorum, Adın düşüyor tabağıma....

April 8, 2025 · 1 min · Moya

Marianne

Ben kehanete karşı çıktım ama seni kendimden koruyamadım üzgünüm. Benim hayallerim vardı. Benim hatıralarım vardı. Asla yalnız değildim. Gerçek olmayacağını kabullendiğim ama kurarken mutlu olduğum hayallerim vardı. O kadar yakındaydın ki ben yetişemedim sana. Şimdi mükemmel bir boşluk hissediyorum. Düşmemeye çalışıyorum. Seni özlüyorum. Kabulleniyorum. Keşke karar sürecini birlikte geçirseydik. Keşke daha fazla vakit geçirme şansımız olsaydı. Benim yutkunamadığım olarak kalacaksın hep. Sana veda etmeyeceğim demiştim. Edemem ve etmeyeceğim. Hiç bir şey olmamış gibi hayatıma devam edemem....

April 5, 2025 · 1 min · Moya

Poem of 34

Herkesin bir sükûtu vardır, Sakladığı, sustukça büyüyen, Bir mektubun köşesinde unutulmuş kelimeler gibi, Rüzgârın savurduğu cümleler gibi dağınık. Herkesin bir bekleyişi vardır, Gelmeyecek bir trenin saatine bakmak gibi, Adını bilmediği bir şehre kök salmak gibi, Bir şarkının en son notasında kalmak gibi eksik. Herkesin bir acısı vardır, Gözlerinden düşüp kaybolan bir bakış gibi, Islak kaldırımlarda yankılanan ayak sesleri gibi, İçinden bir türlü geçmeyen bir sızı gibi derin. Ve herkesin bir gideni vardır,...

March 25, 2025 · 1 min · Moya

The Unplanned Paths of Life

Hayat, biz planlar yaparken başımıza gelenlerden ibaret… Ne kadar tanıdık bir cümle, değil mi? Sanki hepimiz bu gerçeği biliyor ama yine de her seferinde şaşırıyormuşuz gibi. Planlarımızı yaparken içimizde sessiz bir umutla “Bu kez farklı olacak” diye düşünürüz. Ama bazen, ne kadar titizlikle kurarsak kuralım o planlar, hayatın acı tatlı sürprizleri karşısında yerle bir olur. İşte tam da bu noktada büyümenin, belki de yaşlanmanın ne anlama geldiğini anlarız. Önyargılarımızla kilitlediğimiz odalar vardır....

March 22, 2025 · 1 min · Moya

Poem III

Mavi bir düş gibi akıp gider zaman, Ellerim boşlukta, yıldızlara uzanır. Rüzgâr taşır sesini uzak denizlerden, Yüreğime işlenmiş bir melodi gibi. Eski bir şarkının en güzel nakaratı, Masum ve derin, hiç kaybolmayanı. Geceye fısıldar gözlerinin karanlığı, Özlem saklıdır her yeni günde. Kır çiçekleri gibi kokar anılar, Çünkü sen, baharı getiren rüzgar, Ellerimde bir şiir, adını mırıldanan.

March 8, 2025 · 1 min · Moya

The Burden of Being

To be, or not to be, that is the question Var olmak ya da yok olmak… İnsanın zihnini kemiren, ruhunu sarmalayan o kadim soru. Hayatın ağır yükü altında ezilirken, acıların ve kahırların içinde kıvranırken, insan kendini bu sorunun kıskacında bulur. Yaşamak mı, yoksa ölümün sessiz kollarına kendini bırakmak mı? Hamlet’in o unutulmaz monoloğu, insanın içindeki bu çelişkiyi en derin haliyle ortaya koyar. Peki, bu soruyu kendi gerçekliğimizde, kendi zamanımızda yeniden düşünsek?...

March 7, 2025 · 3 min · Moya