Against Everything

ben ne güzel susarım duvar diplerinde elimi cebime koymuşum, düşünceye karşı simitçiden kalma susam var avcumda bir inat, bir boşvermişlik — hayata karşı çay soğumuş, ekmek bayat gazete okunmamış, manşet tanıdık devletin dili suskun, vatandaş uykuda kulağımda bir ezan, öbüründe rakı şarkısı ikisi de aynı geliyor artık kulağa tanrıya karşı, içkiye karşı ben yürürüm, kaldırımlar bilir beni, bilmezmiş gibi yapan devlet memurları “gelme bir daha” diyen mektuplar sakat sandalye bacağı gibi yamuk saatler zamanın çarpıklığına karşı...

August 6, 2025 · 1 min · Moya

Poem V

Mesafe yoktu o an sadece biz vardık, Eğildim, bir şarkı çaldı içimde — biraz karışık. Ruhum ellerine kondu ilk defa orada, Yorgun bir İstanbul gecesi, kuleler sessiz tanık. Ezanla caz karışırdı bir sokakta, adım adım yakındık. Mum ışığında kayboldu zaman, gözlerinle tutuldu an. Galata’dan bakarken Çamlıca’ya, bir dilek tuttum: Öpmekle ölmüyor insan, ama bazen yeniden doğuyor. Kokunu ezberlemeye çalışırken utangaç bir sokakta, Çırpınan kalbimle sıyrıldım kendimden, Ellerim ilk kez ait olduğu yeri buldu....

June 22, 2025 · 1 min · Moya

By Death's Side

I Çok kez uyandım yeryüzünün ilk sabahına Ve çok kez gömüldüm kendi içimin karanlığına. Avuçlarımda kırık aynalar gibi hayat — Her bir parça, bir başka ben. Şimdi yeniden çıkıyorum yola, Kendime son bir cümle gibi hazırlanarak. II Ben ne göğe mektup yazdım Ne de altın tahtlarda oturanlara. Bir yıldız bile dilemediğim oldu Bir ekmeği bölüştüm, Ve yoksulluğu, bir kardeş gibi, Dizimin dibine oturttum. III Ben ölümü; Ne kutsal kitaplarda aradım, Ne de filozofların masalarında....

June 16, 2025 · 1 min · Moya

The Echo of Seeming

Bir kaç nottan türeyen şiir O vakit ki zihin sisle sarılmış, Ne düş ne hakikat ayrılır gözden. Bir gül ki kokusu geçmişe varılmış, Solmuş mudur, yoksa hiç açmamış ezelden? Tilki misali dönen bir düşünce, Bir kez döndü mü, saf suyu da bulandırır; Ve akıl, neyin izini sürse gece, Kalp, yalandan bir yıldızla kandırır. Hatıralar mı dost, yoksa hain mi? Yoksa sadece bir sahne mi onlar? Ben mi oynarım başkasının dramını,...

May 17, 2025 · 1 min · Moya

Poem IV

Mazide kaldı gülüşün, şimdi sessizliğin hükmü var, Ey aşk, hangi aynada unuttuk kendimizi? Ruhumda açan çiçekler soldu birer birer, Yıkıntılar içinde arıyorum seni — Ellerin yok artık, gözlerin uzak… Mum ışığı gibi titriyor hatıran gecede. Gözyaşlarımda yankılanır adın, Öyle ince bir sızı ki, kalbimin en kıyısında, Kırık bir keman sesi gibi yankısız, Çaresizliğin eşiğinde suskun bir dua gibisin, Ebeliğin kucağında bekleyen bir veda…

April 30, 2025 · 1 min · Moya

I Put Myself on Trial - XIII

(Kapanış) Sandalyeyi geri çekiyorum, altımdan değil, altına sakladığım korkuların üstünden. Yavaşça… Ayakta durmayı öğrenmiş biri gibi. Titreyen bacaklarım var hâlâ, ama bu kez titrediğimi gizlemiyorum. Kapıyı açık bırakıyorum. Gelen olmazsa da mesele değil artık. Ben artık giden değilim. Kalan da değil. Olduğu yerde duran biriyim sadece. Ve bu hiç fena değil. Kalbimin üstünü örtmüyorum bu kez, görünsün istiyorum. Üzerinde yürünmüş gibi belki, ama hâlâ ritmi var. Ve ritim, darbe almadan öğrenilmiyor zaten....

April 25, 2025 · 1 min · Moya

I Put Myself on Trial - XII

(Son Duruşma) Bugün son duruşma. Dosya kalın, sayfa çok, ama sesim dingin. Çünkü artık çığlık atmadan da anlatabiliyorum: Ben sevdim. Kırıldım. Aldandım. Aldatıldım. Ve çoğu zaman sadece gözlerine değil, yokmuşum gibi davranmana üzüldüm. Seni özledim. Bunu itiraf etmek kolay değil, Çünkü kimse artık kimseyi özlemiyor gibi davranıyor. Ama ben… Gece uykusuzluklarının bir kısmını sen tuttun içimde. O yüzden bu da bir itiraf değil, bir teslimiyet. Kavgalarda susmam gereken yerde bağırdım....

April 24, 2025 · 1 min · Moya

I Put Myself on Trial - XI

(Artık Anlıyorum) Artık anlıyorum… Sana değilmiş bazı kelimelerim. Ben kendime bağırıyormuşum meğer, “Gitme” dediğimde… Aslında “kal” demek istediğim benmişim kendime. Artık anlıyorum… Her terk edilişte aynı kapıyı çarpmaz insan. Kimi susarak gider, Kimi bağırarak… Ama en acıklısı, Sen hâlâ konuşurken onun çoktan gitmiş olması. Artık anlıyorum… Bazı eksiklikler tamamlanmaz. Bazı yaralar da geçmez. Ama zamanla canını acıtmamayı öğrenirsin, Yani… dokunabilmeyi. Korkmadan. Saklamadan. Artık anlıyorum… “İyiyim” demek bir zafer değil....

April 22, 2025 · 1 min · Moya

I Put Myself on Trial - X

(Sokağa Çıkarken Giyilen Kırıklar) Bugün dışarı çıktım. Terapi odasının “görüşmek üzere” cümlesinden Bir adım sonrasıydı bu. Ve bilmiyorum neye hazırdım — Ama hazır olmamakla yola çıkmak arasında Çok da fark kalmamıştı artık. İlk adımı attım. Kaldırım, ayağımı tanımadı. Şehir hâlâ aynıydı, Ama ben… Ben başka bir şeydim artık. Yani hâlâ bendim, Ama birkaç eksik parçanın yerini sessizlik almıştı. Bir pastane camında gördüm Çocuklar pasta yedi, Ben sadece izledim. Yan masada bir çift güldü,...

April 21, 2025 · 1 min · Moya

I Put Myself on Trial - IX

(İçimdeki Küçük Çocuğa Mektup) Merhaba küçük ben, Yazıyı okuma yazman gelişmeden okuyamayacaksın belki, Ama bil ki… Bu sana. Saklambaçta hep son kalan haline, Ağladığında “bir şey yok ki ya” diye geçiştirilen gözlerine, Yanan sobaya basılan ellerine, O her şeyi fazlaca hisseden yüreğine… Seni unuttuğumu sanma. Büyüdükçe üstüne kat çıktım, Ama o en alt katta hâlâ sen varsın. Çoğu gece oradan geliyor sarsıntılar. Uyuyamamam bundan. Sen hâlâ bir şeylerin hesabını soruyorsun içeriden....

April 20, 2025 · 1 min · Moya