Çok şey istemedim bu hayatta. Büyük hayaller kurmadım, büyük cümlelerim olmadı. Küçük şeylerle mutlu olmayı bildim; bir kahve kokusuyla, usulca esen bir rüzgârla, unutulmuş bir şarkının aniden çalmasıyla… Hep böyleydim. Beklentisiz, sade, kendi içimde tam.
Sonra sen geldin.
Her şeyin fazlası oldun. Daha çok gülümsemek istedim, daha çok konuşmak, daha çok susmak. Daha çok sen olmak… Yanında yürümek istedim, hızlanmadan, yavaşlamadan, adımlarımızı birbirine karıştırarak. Birini istemek nasıl olurmuş, orada öğrendim. Öncesi silindi. Ben, ben olmaktan çıkıp, seni isteyen biri oldum.Ama sonra fark ettim ki, bazen istemek yetmiyor.İçimde yankılanan ses, bunu her gün biraz daha fısıldıyor. Seni istedim, ama istemek birini getirmeye yetmiyor. Birlikte yürümek istemek, yolun sonuna kadar yan yana kalmayı sağlamıyor. İnsan bazen elini uzatıyor, parmak uçları boşluğu kavrıyor, tutunacak bir şey arıyor ama bulamıyor.
Sonra anlıyorsun.
Senin kadar istemeyen biriyle yürümek, hep bir adım geride kalmak demekmiş. Çabasızlığı görmek, kendi çabanın ağırlığını hissetmek… Birinin sessizliğiyle konuşmaya çalışmak, cevapsız bir mektubu yeniden yazmak gibiymiş. Kelimeler tek taraflı olunca, cümleler tamamlanmıyormuş. Oysa ben hep inandım. Küçük şeylerle yetinmenin tamamlayacağını sandım. Yanılmışım. Ve işin garibi, o gün geldiğinde, yani yokluğunun varlığımı sardığı gün, dünya dönmeye devam etti. Kahve kokusu yine sokaklara yayıldı, rüzgâr yine usulca esti, şarkılar yine çaldı. Ama hiçbiri eskisi gibi değildi. Eskiden huzur veren her şey, şimdi yalnızlığımı hatırlatıyordu. Bir zamanlar paylaştığımız sessizlik, şimdi tek başıma suskunluğa dönüştü.
Şimdi düşünüyorum da, belki de en zor olan, insanın kendi elleriyle birini kendinden koparması. Çünkü anlıyorum ki, ben seni yalnızca istemedim. Seni sevdim. Ve bazen, sevmek bile yetmiyor.Bazen sevmek bile yetmiyor. Ne kadar bastırmaya çalışsam da, her sessizlikte yeniden yükseliyor bu cümle. Öyle ya, eğer yetseydi, şimdi yanımda olurdun. Eğer yetseydi, bu yollar tek başıma yürüdüğüm yollar olmazdı. Ama insan kaybettiklerini de taşır içinde. Sen gittin, ama senden kalanlar gitmedi. Gülüşünün bıraktığı iz hâlâ yüzümde, sesinin yankısı kulağımda, varlığının boşluğu kalbimde. Günler geçti, aylar geçti belki, ama bazı yokluklar zamana meydan okurmuş.
Ve ben, çok şey istemedim bu hayatta. Küçük şeylerle mutlu olmayı bildim. Sadece seninle yol yürümek istedim. Sadece seni istedim. Ama bazen, istemek yetmiyor.
Ve bazen, sevmek bile…