The Extraordinary

(Tarihte Bugün: Güzel Bir Hatıranın Düğüm Noktası) Tarihte bugün. Ne gün ama! Nasıl tarif etsem bilemedim, Kelime dağarcığım var, Ama o gün — Sözlüklerin maaşını hak etmediği bir gündü! Soğukta saatlerce beklemek mi mutluluk, Yoksa uzun aradan sonra kavuşmak mı? Soğuktu, evet. Ama mutluydum. Hem de “yokuş aşağı düşen umut” gibi değil… Gerçekten mutluydum. Bir saatten fazla bekledim, Yüzüm üşüdü, ellerim ceplerle kavgada — Ama içim ısınmıştı. Sen geliyordun çünkü....

April 20, 2025 · 2 min · Moya

I Put Myself on Trial - VIII

(Yaralarını Sevme Eğitimi 101) Bugün eğitime başladık. Katılımcı sayısı: bir. Konu: “Kendine zarar vermeden, Kendine nasıl sarılır insan?” İlk ders: “Ağlamak utanılacak bir şey değildir.” Çünkü gözyaşı bazen en doğru tanıdır. Kendine koyamadığın teşhisi Bir damla tuzlu su koyar yerine. İkinci ders: “Her eksiklik kayıp değildir.” Çünkü herkes gidince boşluk kalmaz, Bazen sadece sessizlik olur. Ve sessizlik… Korkutucu evet, Ama ilk kez kendini duyarsın orada. Üçüncü ders: “Yara izleri haritadır....

April 19, 2025 · 1 min · Moya

I Put Myself on Trial - VII

(Duygu Durumu Bozuk, Görüşmeye Açık) Bu kez kendi içimde yetemedim kendime. O yüzden duruşmayı bir terapistin odasına taşıdım. Oturduk karşılıklı, Birimiz profesyoneldi, Diğeri profesyonel şekilde dağılıyordu. “Bugün nasılsın?” diye sordu. Dedim: “Dışardan bakınca sabit, İçeriden duyunca kargaşa!” Not aldı. Kaleminin ucunda hafifçe titreyen bir sessizlik vardı. Anlattım: “Bazen çok iyiyim, Sonra bir çatal kaşığın sesiyle darmadağın.” “Bazen gülüyorum, Sonra biri onun ismini yanlışlıkla andığında Bütün kaslarım eski haline geri dönüyor....

April 18, 2025 · 1 min · Moya

I Put Myself on Trial - VI

(Kalabalıkta Tek Başına) Bugün duruşmayı dışarıda yaptım. Şehir hakimdi, Yabancılar jüri. Arkadaşlar toplandı bir barda, “Unut artık,” dediler. Sigaralarını birbirlerinden istediler, Ama bana nefes vermeyi unuttular. Gülümsedim. Dedim, “Ben unutmadım, ama Artık her an hatırlamıyorum.” İnandı mı kimse? Hayır. Ama bu şehirde zaten kimse kimseye tam inanmıyor. Sonra bir yabancı geçti yanımdan, Çantasından düşürdüğü kitap Tam eski sevgilimin okuduğu kitaptı. Tesadüf? Bilemem. Seçicilik mi algıda? Bilemem. Almadım yerden. Çünkü bazı anılar,...

April 17, 2025 · 1 min · Moya

I Put Myself on Trial - V

Bugün el sıkıştım yokluğunla. Sıra bende değildi, Ama ben demledim çayı. O sade içti. Ben de. Zaten eskisi kadar şekerli değilim artık. Anlaştık: Sen gelmeyeceksin, Ben de seni beklemeyeceğim. En azından beklememeye çalışacağım. Ama… Bazen bir sokak ismini duyunca içim burkulabilir. Bunu da antlaşmaya madde olarak ekledik. Madde 4: Rüyama girebilirsin, Ama sabah silik hatırlanacaksın. Madde 7: Şarkılarda aklıma gelirsen, Sadece iç çekeceğim, ağlamayacağım. Gözlerimin dolmayacağına garanti veremiyorum. Madde 11:...

April 16, 2025 · 1 min · Moya

I Put Myself on Trial - IV

Bugün özlem tanık sandalyesinde. Yemin ettiremedik. Çünkü hep yalan söylüyor. “Unuttum,” diyor, Halbuki dün gece rüyama girdi… Beklemekle ilgili kanıtlar topladım. Rüzgara karşı tutulmuş bir şemsiye, İki sene önce yazılmış ama gönderilmemiş bir mesaj, Ve hâlâ içi boş duran o kahve kupası. (Yani senin yerin!) Dedim ki: “Ey özlem, Sen bir hastalık mısın, alışkanlık mı?” Cevap vermedi. Sadece camdan dışarı baktı. Hani o senin en sevdiğin sessizlikle… Beklemek… Bazen bir saat sesi,...

April 15, 2025 · 1 min · Moya

I Put Myself on Trial - III

Bugün biraz geç başladık oturuma, Çünkü sabah… Birine gülümsedim. Evet evet, yanlış duymadınız — Gülümseme! Üstelik sebepsiz, Üstelik yeni birine! Bunun üzerine olağanüstü hal ilan ettim içimde, Tüm duygular merkeze çağrıldı: Heyecan sorguda, Merak gözaltında, Ve umut — Umut hâlâ firarda! Sordum kendime: “Sen ne yapıyorsun be adam? Daha kalbinde eski bir kira sözleşmesi varken, Yeni birini mi alacaksın içeriye?” Cevap veremedim, Çünkü onun sesi geldi kulağıma… Ve her şeyi susturdu....

April 14, 2025 · 1 min · Moya

I Put Myself on Trial - II

Hakim yok, Savcı izinli, Sanık hep aynı: Ben! Bugünkü suçlamam: “Duyguları izinsiz büyütmek.” Bir nevi iç ruhsat sahteciliği! Savunmam hazır: Ben sadece sevdim, O da suçsa — Aşkı da hapse atın! Delil olarak getirildi: Eski bir defterin kenarında duran ismin, Üzerine kahve dökülmüş, Üzerinden zaman geçmiş, Ama hâlâ okunuyor — Aşk, silinmeyen bir mürekkep çünkü! Tanık olarak çağırdım: Gece 03:47’de içilen Bir önceki günün çayı. (hâlâ taze) Yemin etti: “Bu adam seni hâlâ unutamadı,” dedi....

April 13, 2025 · 1 min · Moya

I Put Myself on Trial - I

Ben terk edildim, Ama siz oturun lütfen, Çünkü bu uzun sürecek! Hayat dedikleri organizasyonun Yönetim kurulundan kovuldum geçen pazar, Sebep: Sebep çok, Yani duygusal bir iflas! (Şirket içi yazışmalar mevcuttur.) Şimdi sabahları uyanıyorum, Ama kimse günaydın demiyor bana— Bunu bir başarı sayıyorlar bazı felsefelerde, Ben ise hep eksik hissediyorum. Martı ile konuştum geçen, “Benimle misin?” dedim, “Havaya göre değişir,” dedi. Onunla ironik bir dostluk kurduk. Ve ben — Ben artık yalnız değilim,...

April 12, 2025 · 1 min · Moya

The Unfinished Theater

Zaman dediğin, saatin tik-taklarıyla değil, yüreğin çarpa çarpa yorulmasıyla ölçülür. Değişmek? O bir zaman meselesi. Kabullenmek? O da bir zaman meselesi. Ama şimdi, tam da şu anda, ayrılmamız mı gerekiyordu? Hayır, efendim, tiyatroda buna “perdeyi yanlış yerde indirmek” derler. Daha oyunun ortasındayız, replikler bitmedi, dekor hâlâ sağlam, elimizde koca bir sahne var; her şeyi düzeltecek kadar geniş, her şeyi anlatacak kadar derin. Belki ilerde yollar çatallanırdı, olabilir, hayat bu, bazen sağa sapar, bazen sola çarpar....

April 10, 2025 · 2 min · Moya